Bakıldığında peşin işlemler için uygulanacak azami komisyon oranında 22 baz puan artırıma gidilmiştir. Taksitli mal ve hizmet alımlarında azami komisyon oranı, taksitsiz işlemlerde geçerli olan azami komisyon oranına her bir taksit için bu oranın en fazla %50’si ilave edilerek uygulanmaktadır. Tabloda yer alan komisyon oranları ilgili dönemler için geçerli olan azami oranlar olup, tespit edilecek komisyon oranları rekabetçi piyasa şartları ve bankalar ile üye işyerleri arasındaki iş ilişkisi çerçevesinde serbestçe belirlenebilecektir. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun faiz hesaplaması başlıklı 26.maddesi uyarınca Katılım Bankaları açısından bu Kanun uygulamasında yer alan faiz “kâr payı”, gecikme faizi ise “gecikme cezası” olarak tatbik edilmektedir.

Aşırı korumacı olma ya da hiç korumacı olmama, ebeveynlerin çocuklarında yetersiz ve bağımlı hisleri pekiştirebileceği durumlardır. Aşırı korumacı ebeveyn, çocuğuna ihtiyaç duyduğu/duymadığı her alanda neredeyse “pervane olarak” çoğu zaman çocukların kendilerine yetebilmelerine izin vermezler. Çocuk zaman içinde sorumluluk almada, duygularıyla baş edebilmede, zorlukların üstesinden tek başına gelebilmede ve bağımsız olarak bir şeyleri yürütmede daha başarısız olur ve yeni deneyimler ona korkutucu gelebilir. Ebeveyni olmadan bu şeylere kalkıştığındaki hissiyatı, adeta bisiklete binmeyi yeni öğrenen ve alıştırma tekerleklerinin aniden çıkarıldığı prostitutes bir çocuğun bocalaması ve korkusuna benzer. O tekerlekler olmadan düşeceğini ve onlara ihtiyacı olduğunu düşünür.

Anayasamızda da belirtildiği üzere; kanun önünde her vatandaş eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Yani hakları kullanma ve yükümlülüklere katlanma noktasında ‘eşitlik ilkesi’ kabul edilmiştir. İdare tarafından verilen hizmetlerde de hizmetten her vatandaş eşit bir biçimde yararlanma hakkına sahip olduğu gibi, bu hizmetten kaynaklanan külfetlere de her vatandaşın eşit olarak katlanması beklenmektedir. Ancak bazı durumlarda idare tarafından hukuka uygun bir eylem/işlem yapılmakta, bu hizmetten tüm vatandaşlar eşit olarak yaralanabilmekte; ancak ortaya çıkan durum itibariyle bundan kaynaklanan zarar anormal ve özel olarak bir kişi üzerinde kalmaktadır. Yargı kararlarında bu zararın idare tarafından tazmin edilmesinin hukukun genel ilkelerinin, hakkaniyet ve nesafet kurallarının gereği olduğu isabetli bir biçimde ifade edilmiştir. Zira bu durum, hukukun bir gereği olduğu gibi vatandaşların idareye duyduğu güvenin ve sağlıklı bir sosyal yaşantının temel taşıdır.